240 ı attı. o atmaya başladığında ilkokuldaydım. küçücüktüm. ortaokula başladım hala atıyordu.
burak kut tu kızlara yaranmaya çalışan çocukların idolü.
biz ise sırtındaki show tv reklamlı formayla, önüne gelen rakiplere benimle oynama, söyledim sana, şansını zorlama diyen uzun adamı sevdik.
misak-ı milli sınırlarının yıldızı olmaktan ileriye gidememiş metin-ali-feyyaz ile övünen beşiktaşlılar a bir sabah yüreğimizi parçalayarak florya dan kadıköy e geçen samsunlu ya inat daha da büyüdü aşkımız.
allah ı var o da bu sevdanın farkındaydı; atmaya devam ediyordu. allah ı var dedik de; bu inancı onun başına hep bela oldu o da ayrı konu.
yıllar yılları kovaladı büyüdük de adam olduk. işe girdik çalışmaya başladık.
ama hala çocukmuşuz meğerse. 2007 yılının bir ağustos akşamı atatürk olimpiyat stadı nın ağlarına giden bir top, işyerinin tuvaletinde hıçkırıklara boğdu o içimizdeki çocuğu.
neyin patlamasıydı bilinmez tabii.
hakan şükür ün ne demek olduğunu, onun yaşlılığıyla ilgili konuşan spor yazarlarından duyan yeni yetmelere karşı mıydı?
yoksa bir zamanlar hakan şükür’den imza almak için yarışan gurbetçi çocuklardan biriyken, 240ın sevincini onunla birlikte yaşayan 1986 doğumlu barış özbek’e duyulan kıskançlık mıydı? bilmiyorum.
ama bildiğim bir şey var: o hala atıyor.
darısı 241e..
alıntıdır..